K E S K İ N H U K U K

Keskin Hukuk Bürosu

Ceza Hukuku

Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması Suçu (TCK m. 256) | Detaylı İnceleme, Cezaları ve Yargıtay Yaklaşımı

08 August 2025
Av. Ahmet Keskin

TCK 256 Zor Kullanma Yetkisinde Sınırın Aşılması Suçu ve Cezası: Orantısız Güç ve Polis Şiddeti | Bursa Ceza Avukatı

(Giriş)

Hukuk devletinin en temel özelliklerinden biri, meşru zor kullanma tekelinin devletin elinde olmasıdır. Devlet, bu yetkiyi, kamu düzenini sağlamak, suçları önlemek ve failleri yakalamak amacıyla, kanunlarla yetkilendirilmiş kamu görevlileri (polis, jandarma, zabıta vb.) aracılığıyla kullanır. Ancak bu yetki, sınırsız ve keyfi bir güç değildir. Zor kullanma, "zorunluluk" ve "orantılılık" gibi evrensel hukuk ilkeleriyle sıkı bir şekilde sınırlandırılmıştır. Bir kamu görevlisinin, görevini yaparken bu sınırları aşarak, gerekenden daha fazla veya haksız bir şekilde kuvvet kullanması, Türk Ceza Kanunu'nun 256. maddesinde "Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması" suçu olarak özel bir başlık altında düzenlenmiştir. Bu madde, halk arasında genellikle "orantısız güç" veya "polis şiddeti" olarak bilinen eylemlerin ceza hukukundaki temel karşılığıdır.

Bu makalede, TCK 256'da düzenlenen bu önemli suçu, "orantılılık" ilkesinin ne anlama geldiğini, bu suçun doğrudan "kasten yaralama" suçuna yaptığı atfı, Yargıtay'ın yaklaşımını ve hukuki sonuçlarını detaylıca inceleyeceğiz. Bursa gibi büyük bir metropolde, bir toplumsal gösteriden bir spor müsabakasına, Kent Meydanı'ndaki bir kimlik kontrolünden, Bursa Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü bir operasyona kadar, vatandaş ile zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerinin karşı karşıya geldiği her durumda bu hukuki çerçevenin bilinmesi, hem vatandaşların haklarını koruması hem de kamu görevlilerinin yetkilerini aşmaması adına hayati önemdedir.

 

BÖLÜM 1: ZOR KULLANMA YETKİSİNDE SINIRIN AŞILMASI SUÇU NEDİR? (TCK m. 256)

Madde 256- (1) Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

a) Suçun Tanımı ve Korunan Hukuki Değer

Bu suç, zor kullanma yetkisine sahip bir kamu görevlisinin, görevi esnasında, bir kişiye karşı orantısız ve gereksiz fiziki güç kullanmasıdır. Bu suçla korunan hukuki değerler, bireylerin vücut dokunulmazlığı, sağlık hakkı, insan onuru ve aynı zamanda kamu idaresinin hukuka bağlılığı ve güvenirliğidir. Kanun, devletin gücünün keyfi bir şiddet aracına dönüşmesini engellemeyi amaçlar.

b) Suçun Faili: "Zor Kullanma Yetkisine Sahip Kamu Görevlisi" (Özgü Suç)

Bu suçun faili herkes olamaz. Failin mutlaka, kanunların kendisine zor kullanma yetkisi tanıdığı bir kamu görevlisi olması gerekir. Bu nedenle bu suç, bir **"özgü suç"**tur. Başlıca failler şunlardır:

  • Polis
  • Jandarma
  • Sahil Güvenlik personeli
  • Belediye Zabıtası
  • İnfaz ve Koruma Memurları (Gardiyanlar)
  • Gümrük Muhafaza Memurları

c) Suçun Hukuki Niteliği: Kasten Yaralama Suçuna Atıf

TCK 256, bağımsız bir ceza öngörmez. Bunun yerine, bir "atıf" hükmüyle, zor kullanma yetkisinde sınırı aşan kamu görevlisinin eyleminin, artık meşru bir görev ifası (hukuka uygunluk nedeni) olarak kabul edilemeyeceğini ve sıradan bir vatandaşın işlediği "kasten yaralama" suçu (TCK 86 vd.) gibi cezalandırılacağını belirtir.

Bu atfın sonucu şudur: Verilecek ceza, kamu görevlisinin uyguladığı orantısız güç sonucunda mağdurda meydana gelen zararın derecesine göre belirlenir.

  • Basit Yaralama (TCK 86/2): Eğer yaralanma "basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek" nitelikte ise, bu fıkra uygulanır.
  • Nitelikli Yaralama (TCK 87): Eğer orantısız güç kullanımı sonucunda mağdurda organ zayıflaması, kemik kırığı, hayati tehlike gibi ağır sonuçlar doğmuşsa, fail çok daha ağır cezalar öngören TCK 87'ye göre yargılanır.

 

BÖLÜM 2: YARGITAY KARARLARI VE "ORANTILILIK" İLKESİ

"Görevin Gerektirdiği Ölçü" ve Orantılılık Testi

Bir kamu görevlisinin kullandığı gücün "ölçülü" olup olmadığı, her somut olayın kendi koşulları içinde, Yargıtay'ın da benimsediği üç aşamalı bir testle belirlenir:

  1. Gereklilik (Zorunluluk): Zor kullanmak gerçekten gerekli miydi? Daha hafif bir yöntemle (ikna, uyarı vb.) amaca ulaşmak mümkün değil miydi?
  2. Kademelilik: Kamu görevlisi, kademeli olarak artan bir güç mü kullandı? (Önce bedensel temas, sonra kelepçe, sonra cop, en son silah kullanma gibi).
  3. Orantılılık: Kullanılan gücün derecesi, engellenmeye çalışılan direnişin veya tehlikenin derecesiyle orantılı mıydı?

Yargıtay Uygulamasından Örnekler:

  • Hukuka Uygun Zor Kullanma: Direnen bir şüpheliyi etkisiz hale getirmek için kelepçe takmak veya yere yatırmak.
  • Orantısız Güç (TCK 256): Kelepçelenmiş ve tamamen etkisiz hale getirilmiş bir şüpheliyi tekmelemek; sadece sözlü olarak protesto eden bir göstericiye copla vurmak; kaçmayan ve direnmeyen bir kişiyi saçından sürüklemek.

İşkence Suçundan (TCK 94) Farkı

İşkence, insan onuruyla bağdaşmayan, kişinin bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışların sistematik bir şekilde uygulanmasıdır. Orantısız güç ise, genellikle anlık bir görev ifası sırasında, tekil veya kısa süreli, ölçüyü aşan bir kuvvet kullanımıdır. İşkence çok daha ağır bir suçtur.

 

BÖLÜM 3: SORUŞTURMA USULÜ VE İNFAZ HUKUKU

  • Şikâyet ve Uzlaştırma: Suç, kasten yaralama hükümlerine tabi olduğu için, soruşturma usulü de yaralamanın derecesine göre belirlenir:
    • Eğer meydana gelen yaralanma basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek (TCK 86/2) nitelikte ise, soruşturma mağdurun şikâyetine bağlıdır ve suç uzlaştırma kapsamındadır.
    • Eğer yaralanma daha ağır ise (TCK 86/1 veya TCK 87), suç şikâyete tabi değildir ve uzlaştırma kapsamında da değildir.
  • İnfaz Hukuku:
    • Hükmedilecek ceza ve infaz rejimi, tamamen atıf yapılan kasten yaralama suçunun ilgili fıkrasına göre belirlenir.
    • En önemli sonuçlardan biri de, bir kamu görevlisinin bu suçtan (yani kasıtlı bir suçtan) mahkûm olması halinde, alacağı cezanın yanı sıra, Devlet Memurları Kanunu uyarınca memuriyetten çıkarılma gibi çok ağır disiplin cezalarıyla da karşı karşıya kalmasıdır.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

TCK 256, devletin vatandaşına karşı kullandığı meşru gücün sınırlarını çizen, keyfiliği ve şiddeti önleyen temel bir hukuki güvencedir. Bu madde, kamu görevlilerinin zor kullanma yetkisinin bir ayrıcalık değil, ağır bir sorumluluk olduğunu ve bu sorumluluğun ihlalinin ciddi cezai sonuçlar doğurduğunu açıkça ortaya koyar.

Bursa'da bir kamu görevlisiyle yaşadığınız bir olay sırasında orantısız güce maruz kaldığınızı düşünüyorsanız, yapmanız gereken ilk şey derhal bir sağlık kuruluşuna giderek durumunuzu tespit eden bir "darp raporu" almaktır. Olay anına ilişkin tanıkların kimlik bilgilerini almak, kamera kayıtlarını talep etmek ve en kısa sürede bir avukata danışarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmak haklarınızı korumanız için kritik öneme sahiptir. Bu suçla itham edilen bir kamu görevlisiyseniz, eyleminizin "görevin gerektirdiği ölçü" içinde kalıp kalmadığının tespiti, davanın sonucunu belirleyecek en önemli unsur olacaktır. Her iki durumda da, bu tür hassas ve karmaşık davalarda uzman bir ceza avukatından hukuki destek almak en doğru yaklaşımdır.