Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde, kira süresi sona erdiğinde ev sahibi kiracıyı doğrudan evden çıkaramaz. Türk Borçlar Kanunu'na göre, kiracı sözleşme süresi bitiminden en az 15 gün önce tahliye etmeyeceğini bildirmezse sözleşme aynı koşullarla bir yıl daha uzamış sayılır. Ev sahibinin kira sözleşmesini feshetme hakkı sınırlıdır ve bu hak genellikle belirli yasal nedenlere (ihtiyaç nedeniyle tahliye, yeniden inşa veya imar, iki haklı ihtar vb.) dayanmalıdır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak tahliye davası açabilmek için belirli koşulların oluşması gerekir. Bu konuda bir kira hukuku avukatından bilgi almanız hak kaybına uğramamanız için önemlidir. 

İşten çıkarıldığınızda yapmanız gereken ilk şey, işten çıkarılma nedenini ve size tebliğ edilen evrakları (fesih bildirimi vb.) dikkatlice incelemektir. İşvereninizin geçerli veya haklı bir fesih nedeni olup olmadığını değerlendirmelisiniz. Fesih bildiriminizin size ulaştığı tarihten itibaren belirli süreler içinde işe iade davası açma hakkınız olabilir. Ayrıca, hak ettiğiniz kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücretleri, fazla mesai alacakları gibi tüm yasal alacaklarınızın ödenip ödenmediğini kontrol etmelisiniz. Bu süreçte hak kaybına uğramamak ve yasal haklarınızı doğru bir şekilde kullanmak için ivedilikle bir iş hukuku avukatına danışmanız tavsiye edilir. 

Babanızdan kalan mirastan payınızı alabilmek için öncelikle mirasçılık belgesi (veraset ilamı) almanız gerekmektedir. Bu belge, mirasçı olduğunuzu ve miras payınızı resmi olarak gösterir. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması halinde, miras paylaşımı mirasçılar arasında düzenlenecek bir sözleşme ile yapılabilir. Anlaşma sağlanamazsa veya mirasçılar arasında uyuşmazlık çıkarsa, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açarak mirasın mahkeme yoluyla paylaştırılmasını talep edebilirsiniz. Mirasın reddi veya miras sözleşmeleri gibi konular da miras hukukunun önemli alanlarıdır. Karmaşık miras davalarında bir miras hukuku avukatından destek almak faydalı olacaktır.Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası Nasıl Açılır?

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası, bir mal üzerindeki paylı mülkiyeti veya elbirliği mülkiyetini sona erdirmek ve ortaklığı ortadan kaldırmak amacıyla açılan bir davadır. Bu dava, mirasçılar arasında veya birden fazla kişinin ortak olduğu bir malda (gayrimenkul, araç vb.) paylaşım konusunda anlaşma sağlanamadığında gündeme gelir. Davayı, ortaklardan herhangi biri Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak açabilir. Mahkeme, malın niteliğine göre satış yoluyla ortaklığın giderilmesine veya aynen taksime karar verebilir. Dava süreci ve mahkeme kararları, malın değerine ve ortakların sayısına göre değişiklik gösterebilir. 

Evet, boşanma davasının sonunda yoksulluk nafakası almanız mümkündür. Türk Medeni Kanunu'na göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru diğerinden daha ağır olmamak koşuluyla, geçimini sağlayabilmek için diğer taraftan yoksulluk nafakası isteyebilir. Nafakanın miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, yaşam tarzları ve boşanmadan sonraki ihtiyaçları gibi faktörler dikkate alınarak mahkemece belirlenir. Bu konuda bir avukata danışarak durumunuzun değerlendirilmesi  en sağlıklısı olacaktır.

Borç verdiğiniz kişiden paranızı geri almak için çeşitli hukuki yollar mevcuttur. İlk olarak, borcun varlığını ve miktarını gösteren yazılı bir belge (senet, sözleşme, dekont, yazışmalar vb.) varsa bu süreci kolaylaştırır. Borcun ödenmemesi durumunda ihtarname çekerek borçluya yasal yollara başvurulacağını bildirebilirsiniz. Eğer borç yine ödenmezse, elinizdeki belgelere göre icra takibi başlatabilir veya alacak davası açabilirsiniz. Hukuki süreçlerin doğru ve etkin yürütülmesi için bir avukatla çalışmanız önemlidir. 

Tutuklanma, bir kişinin suç işlediği şüphesiyle veya kaçma, delilleri karartma gibi riskler nedeniyle özgürlüğünden geçici olarak mahrum bırakılmasıdır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, kuvvetli suç şüphesinin bulunması, bir tutuklama nedeninin varlığı (kaçma şüphesi, delil karartma şüphesi, mağdur veya tanık üzerinde baskı kurma şüphesi) ve tutuklama yasağı olan bir suç olmaması halinde tutuklamaya karar verilebilir. Suçun türüne ve isnat edilen eylemin ağırlığına göre tutuklama nedenleri farklılık gösterebilir. Örneğin, katalog suçlar olarak belirlenen bazı ağır suçlarda tutuklama nedeninin varlığı karine sayılabilir.