K E S K İ N H U K U K

Keskin Hukuk Bürosu

Ceza Hukuku

Atom Enerjisi ile Patlamaya Sebebiyet Verme Suçu (TCK m. 173) | Detaylı İnceleme, Cezaları ve Yargıtay Yaklaşımı

30 July 2025
Av. Ahmet Keskin

TCK 173 Atom Enerjisi ile Patlamaya Neden Olma Suçu ve Cezası: Nükleer Tehlike ve Sorumluluk | Bursa Ceza Avukatı

(Giriş)

İnsanlık tarihinin en büyük teknolojik başarılarından biri olan atom enerjisinin kontrol altına alınması, aynı zamanda en yıkıcı potansiyel tehlikelerden birini de ortaya çıkarmıştır. Nükleer bir patlamanın yol açabileceği kitlesel can kayıpları, kalıcı sağlık sorunları ve çevresel felaketler, bu alandaki en küçük bir hatanın veya en kötü niyetli bir eylemin sonuçlarının ne kadar ağır olabileceğini göstermektedir. Bu olağanüstü tehlikeyi gözeten Türk Ceza Kanunu, "Kamunun Güvenliğine Karşı Suçlar" bölümünün zirve noktasını oluşturan 173. maddesinde, "Atom Enerjisi ile Patlamaya Sebebiyet Verme" suçunu, kasıtlı ve taksirli eylemler için en ağır yaptırımlarla özel olarak düzenlemiştir.

Bu makalede, TCK 173'te düzenlenen bu son derece özel ve ciddi suçu, kasıtlı bir saldırı ile ihmal sonucu meydana gelen bir kaza arasındaki temel farkları, suçun unsurlarını, Yargıtay'ın bu konudaki yaklaşımını ve hukuki sonuçlarını detaylıca inceleyeceğiz. Türkiye'nin nükleer enerji programı gibi ulusal ölçekteki teknolojik adımları, bu tür hukuki düzenlemelerin önemini artırmaktadır. Bursa gibi büyük bir sanayi, teknoloji ve lojistik merkezinde yaşayan vatandaşlar için, ülkenin ve dünyanın en üst düzeydeki güvenlik konularını düzenleyen bu tür yasaları bilmek, genel bir hukuki ve toplumsal bilinç açısından önemlidir. Bu suçun unsurları, Bursa'nın 17 ilçesindeki her bireyi ilgilendiren, kamusal güvenliğin en üst düzeydeki koruma kalkanını oluşturmaktadır.

 

BÖLÜM 1: ATOM ENERJİSİ İLE PATLAMAYA NEDEN OLMA SUÇU NEDİR? (TCK m. 173)

Bu suç, failin kastına (kasıtlı veya taksirli) göre iki farklı fıkrada düzenlenmiştir. TCK 172'deki radyasyon yayma suçundan temel farkı, bu suçun oluşması için bir "patlama" neticesinin meydana gelmesi ve bu patlamanın "atom enerjisinin serbest bırakılması" yoluyla gerçekleşmesidir.

a) Kasten Patlamaya Neden Olma (TCK 173/1)

"(1) Atom enerjisini serbest bırakarak bir patlamaya ve bu suretle bir başkasının hayatı, sağlığı veya malvarlığı hakkında önemli ölçüde tehlikeye sebebiyet veren kişi, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır."

  • Fiil: Bu, suçun kasıtlı ve en ağır halidir. Failin, atom enerjisini (nükleer fisyon veya füzyon) kullanarak bir patlamaya bilinçli olarak neden olması ve bu patlamanın belirsiz sayıda insanın yaşamı, sağlığı veya malvarlığı için büyük bir tehlike yaratmasıyla oluşur. Bu, bir terör eylemi veya benzeri bir kitlesel imha saldırısı senaryosunu kapsamaktadır.
  • "Önemli Ölçüde Tehlike": Suçun oluşması için patlama sonucunda birilerinin fiilen ölmesi veya yaralanması şart değildir. Patlamanın kendisinin, bu tehlikeyi yaratmaya elverişli olması suçun tamamlanması için yeterlidir. Bu yönüyle bir **"soyut tehlike suçu"**dur.
  • Ceza: Beş yıldan az olmamak üzere hapis. Bu, cezanın alt sınırının 5 yıl olduğunu, üst sınırının ise ağırlaştırıcı nedenlere göre çok daha yüksek olabileceğini gösterir.

b) Taksirle Patlamaya Neden Olma (TCK 173/2)

"(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiilin taksirle işlenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."

  • Fiil: Bu fıkra, nükleer bir patlamanın, failin kastı olmaksızın, ancak gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması (taksir) sonucu meydana gelmesi halini cezalandırır. Bu, Çernobil gibi büyük nükleer santral kazalarını kapsayan "endüstriyel kaza" senaryosudur.
  • Örnekler:
    • Bir nükleer tesiste, güvenlik protokollerini ihlal ederek yetkisiz bir test yapmak.
    • Tesisin kritik soğutma sistemlerinin bakımını ihmal etmek.
    • Nükleer materyallerin taşınması sırasında, kanunların gerektirdiği güvenlik önlemlerine uymamak.
  • Ceza: Taksirli bir suç için son derece ağır bir ceza olan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis.

 

BÖLÜM 2: YARGITAY KARARLARI VE UYGULAMADAKİ ÖNEMLİ NOKTALAR

  • Bilirkişi Zorunluluğu: Bu suçun unsurlarının (atom enerjisinin serbest kalması, patlama, tehlikenin boyutu, kast veya taksirin varlığı) tespiti, son derece teknik ve bilimsel bir uzmanlık gerektirir. Yargıtay, böyle bir davada mahkemenin mutlaka Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK), üniversitelerin nükleer fizik bölümleri ve uluslararası atom enerjisi uzmanlarından oluşacak bir bilirkişi heyetinden detaylı bir rapor almasını zorunlu kılar. Bu rapor olmadan hüküm kurulamaz.
  • İlliyet Bağı (Neden-Sonuç İlişkisi): Özellikle taksirli suçta (TCK 173/2), patlama sonucu ile failin (tesis yöneticisi, sorumlu mühendis vb.) ihmalkâr davranışı arasında doğrudan ve kesintisiz bir neden-sonuç ilişkisi kurulmalıdır. Eğer patlama, öngörülemeyen ve karşı konulamayan bir dış etkenden (tesisin tasarım standartlarını aşan şiddette bir deprem, savaş hali vb.) kaynaklanmışsa, illiyet bağı kesilebilir ve ceza sorumluluğu doğmayabilir.
  • "Soyut Tehlike" Suçunun Zirvesi: TCK 173, soyut tehlike suçlarının en uç örneğidir. Failin eylemi olan "patlamaya neden olma", insanlık için bilinen en büyük tehlikelerden birini yarattığı için, kanun bu tehlikenin ortaya çıkmasını tek başına cezalandırmaya yeterli görmektedir.

 

BÖLÜM 3: SORUŞTURMA USULÜ VE İNFAZ HUKUKU

  • Şikâyet ve Uzlaştırma: Atom enerjisi ile patlamaya neden olma suçu, sadece bireyleri değil, tüm toplumu, ülkeyi ve hatta dünyayı tehdit eden, kamusal güvenliğe karşı işlenen en ağır suçlardan biri olduğu için;
    • Şikâyete tabi değildir. Savcılık, suçu öğrendiği anda derhal ve re'sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.
    • Uzlaştırma kapsamında değildir.
  • İnfaz Hukuku:
    • Bu suç için öngörülen cezalar, TCK'daki en ağır yaptırımlar arasındadır.
    • Her iki fıkra için de (kasıtlı ve taksirli), cezaların alt sınırları (5 yıl ve 2 yıl) göz önüne alındığında, bu suçlardan mahkûmiyet halinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya Cezanın Ertelenmesi kararları verilmesi kesinlikle mümkün değildir.
    • Bu suçtan verilecek bir mahkûmiyet kararı, failin mutlaka hapis cezası alması ve bu cezanın infaz rejimine göre önemli bir kısmını cezaevinde geçirmesi anlamına gelir.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

TCK 173, modern dünyanın en büyük potansiyel tehlikesine karşı ceza hukukunun en güçlü ve en net cevabıdır. Bu madde, nükleer teknolojiyle uğraşan herkesin omuzlarındaki muazzam sorumluluğu ve bu sorumluluğun en küçük bir ihmal veya en kötü bir kasıtla ihlal edilmesinin sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu göstermektedir. Cezaların caydırıcılığı, bu tür felaketlerin önlenmesi için en önemli hukuki araçtır.

Türkiye'nin nükleer enerji alanındaki adımları ve Bursa'nın bu teknolojiye ev sahipliği yapmasa da ülkenin önemli bir sanayi ve lojistik merkezi olması, bu tür ulusal güvenlik konularını düzenleyen yasaların tüm vatandaşlar tarafından bilinmesini önemli kılmaktadır. TCK 173, bir felaket senaryosunun ceza hukuku alanındaki karşılığı olup, bu tür bir olayın soruşturma ve kovuşturma sürecinin ne kadar karmaşık, teknik ve ciddi olacağının en net göstergesidir. Böyle bir durumda hukuki sürecin her aşaması, en üst düzeyde uzmanlık ve tecrübe gerektirecektir.